23 Aralık 2009 Çarşamba

ZAMANLAMA






bir güne sığdı işte herşey
tanrı bile yedi günde yapmış
                            tüm yapacaklarını
bir dile kolay
bir gün de, ne de kolay
                     bir kelim
                     bir mırıldanış
küçük bir titreşim gibi
                  çok kolay bir konuşma
                             ben artık
                                     gelemiyeceğim!....
nede kolay
             onu birde bana
                    sorsaydın
sorsaydın bir de bana!...









CANIMI CANINA KIYAR GİDERİM




Yar, yorulur yüreğim yolunda
Geceler kattın
Hem aydınlık, hem karanlık
Aralarda kaldım kimi zaman
Ellerimi tutmazsan
Yakarım kendimi geceye


Yar, boğulur yüreğim geçmişimde
Kurgular katarım günüme
Hem inanır, hem yalanlarım
Aralarda kalır bazen zihnim
Yollarında boğulursam
Yıkarım kendimi gerçeğe


Yar aydınlattın aslında geleceği
Öndelerim zamanın ilerisini
Yaşanmışlığım ve eksiğimi düşünür
Hem üzülür, hem sevinirim
Aralarda kalır an mı an tepkim
Sevincimi içime gömersem
Yaşanacakları geçmişe satar giderim


Yar, yanımda olmanın tadını
Bilir yüklerim yüreğime
Hem sevindirir, hem üzerim seni
Aralarda kalır bırakırsan beni
Yaşanacakların hatırına
Canımı canına kıyar giderim






6 Aralık 2009 Pazar

YÜREĞİMDEKi KALKIŞMA




Bir gün kalkışacağım
Çıkıp yaşam arenasına
Duyguların ince teline dokunacağım


Kalkışacağım bir gün
Kalkıp varacağım şu
Şehli nemelazımların dergahına
Halımı soracağım


Kalkışacağım bir gün
Yeni kalkmış biri gibi
Yüzümü yuyup
İnsanlığımı aynada arayacağım
Kendime soracağım


Kalkışacağım bir gün
Yıllarımın gerisinde kalan bütün
Her şeyin hesabını göreceğim
Bir sorgu ile ilerleyecek
Elbet yeninin gün ışığı


Kalkışacağım bir gün
Göğe kafa tutacağım
Tut ki, senin yerindeyim
Nice olurdu halin
Ve bir kalkışmamda kainatına
Gör ki ne renkler salacağım diyeceğim


Mesut Kahveci

19 Kasım 2009 Perşembe

ÖLÜM NEDİR Kİ GÜLÜM




 
 
Bir ömür nedir ki gülüm?

Üç beş aşk sıkıştır gitsin.
Nasıl olsa yakar biri
Ve sen anlam katmış sayılırsın.
Ömrünü ziyan etmeye yetecek,
Acılarını içinde büyütecek,
Yanılsamalarında benliğini,
Yıkılışında düşlerini,
Yitirme sansını yakalarsın.


Bir aşk nedir ki gülüm?
Nasıl olsa mutlu olamayacaksın.
Beklentilerini geride bırakıp,
Umutlarını pencereye asacaksın.
Giden gidecek bekleyen
Beklentilerini,
Umuda karılmış sabrını
Ziyan eden olacaksın.


Umut nedir ki gülüm?
Beklediğin gitmiş iken,
Beklenilen kendi dünyasında,
Kendi girdabında savrulurken,
Neyi beklersin?
Ölümün soğuk yüzünü mü?
Boşa gitmiş bir ömrün,
Geri gelmeyeceğini bilmenin,
Istırabı ile kuytularda
Sonsuzluğa yitip gitmeyi mi?


Ölüm nedir gülüm?
Hiç yoktan bir hiçliğe göç.
Sanki yaşanmamışlık.
Sanki hiç var olmamışlık.
Zihin alemindeki her şeyin
Birden bire zemberek boşalması.
Bir hayale karışmanın ötesinde
Ölüm nedir ki gülüm?
 
 
Mesut Kahveci

17 Ekim 2009 Cumartesi

Öyle Bir Geçer Ki Zaman




Geçmez sanma zamanı
Öyle bir geçer ki,
Yılların tortusunda yontulmuş
Acıların nasırında işlenmiş
Sabrın kudretinde süslenmiş
                                      olarak
Öyle bir geçer ki zaman


 Geçmez sanma zamanı
Öyle bir geçer ki,
Bir uyku misali uyuşuk
Hayallerimizin avuntusunda
Ateşli çabalarımıza girersek
Kendi yanılsamalarımızın
                       sevinçinde
Saatlerin, günlerin yorgun teri
                                 olarak
Öyle bir geçer ki zaman





Geçmez sanma zamanı
Öyle bir geçer ki,
Kaybolan yollarının ışığını ara
Hayatın inciten yanlarında
Acıların yıpratan anlarında
Bir dostu anar gibi
Yılların gerisine bir nara
                                 olarak
Öyle bir geçer ki zaman






Sen anlayamazsın bile !..






Mesut Kahveci


11 Ekim 2009 Pazar

SEN BENİM NEYİMSİN?




İlk gençlik özlemlerimi büyüttüğüm

O masum güzel kız sen değilsin.
Titrek, terli elimle tuttuğum el,
Titrek dudaklarından öptüğüm,
Gül pembe yanaklarında ar,
Sokaklarda ürkek, kaçamak,
Bakışı sımsıcak o kız sen değilsin.


Geceleri hayalime giren,
Sokaklarda suratını aradığım,
İçimdeki ateşi körükleyen,
Adını ve adresini bilmediğim,
Bütün gözlerde aradığım,
Hayallerimin prensesi sen değilsin.


Sevi benzeri duygularla,
Başka insan tenlerinde aradığım,
Bakışlarında ısınmak isterken,
Acıların girdabında savrulan,
İnsan ömrümü hibe eden ben.
Duyguların temsili olan sen.


Sen benim neyimsin?

MESUT KAHVECİ

KİM BİLİR BİLİNMEYENİ




Kim çözer anlayışın sırrını?
Algıdaki gerçeğin işaretine
Kim biner de yollara düşer?
Arar mı birisi geleceği,
Bitmelerin tıkanmış susuşlarında,
Seslenişli bayrak açmalar
Taşır mı yüreği?

Kim bilir bilinmeyeni?
Kendini yıkmadan,
Parçalanmadan
                parçalarına.
Kim bilir kendini olmayan.
Terk etmelerin öpüşlerinde,
Ufuk yollarına çıkmayınca.

Kim bilir yitip gitmeleri?

MESUT KAHVECİ

24 Eylül 2009 Perşembe

ŞİMDİ DURGUNLUĞUN





Kaçkınların bıçkın delikanlısı
Yüreğinin açmaz sokağında
Hani çilingir ustasıydın
Yüreğinin rüzgarını mı kaybettin?
Şimdi durgunluğun, batık gemi




Taze yürek güvercinin
konamayacağı çürük dal
Rüzgarın ezeli düşmanıydın
Üzerine yağan etki depremini
biriktiren yüreğinin gardiyanı mı?
Şimdi durgunluğun, bir magma




Yürek dilinde sözlerin
algı-eksiğinde
Bakışın arkasındaki düş renginin
Görsel etki kısırlığında
Yüreğin, eksik umacın dar ağacına asılı
Yitirdiğin, yaşamın ritmiği mi?
Şimdi durgunluğun, bir enkaz


Mesut Kahveci

7 Ağustos 2009 Cuma

SELAM OLSUN




Yol bulup
Yollara düşene
Yar sevip peşine düşüne
Dost bulup gönülde taşıyana
Mal bulup üleşene
selam olsun

Gecenin karanlığına bakana
Göğsüne şimşekler çakana
selam olsun

Ufkun yolunda dolanana
Ulusuna ışık saçana
Daralan yüreklere
neşe verene
İki ateş arasından çıkıp
Darda olana yetişene
selam olsun

Sözüm yoktur diğerlerine
Kendi dipsiz kuyusuna inene
sözüm yok yok
Onları dinlerim
Gelsin vursunlar sineme
sineme

Mesut Kahveci

YOKLUĞUNDA



Yokluğunda
Yalnızlığım aldı beni koynuna
Biz eski dostuz

Yokluğunda
Eski ben misafirimdi
Kötüledi seni bana
Kıskançlık krizinde belli

Yokluğunda
Mısralara düşen anlam
Unutturdu seni bana

Yokluğunda
Eskiler aldı beni senden
Ve yenilerde
Sıvıştılar günümden de
Avutamadım kendimi

Yokluğunda
Bir çocuk ağladı düşlerde
Kanatırcasına dudaklarını
Göz yaşını içti
Sabrın ateşine attı kendini de
Yokluğunda direndi
Yok olmamaya

Mesut Kahveci

27 Haziran 2009 Cumartesi

YİTİP GİTME ADINA DİĞER YAŞAMLARA



Bakışımın kurşun ağırlığının dili
Bir şiir yoğurur insanlara
Bildik yollardan saparım
Düşlerim yoktu bildiğiniz' ya da ölüydü
Kanatlarımı kırmıştım size inerken
Görmeniz kördü


Bir yürek yükünün çıkmazında
Taşkınların enkazını taşırım
Barajların suskunluğunda
Toprağın hasretini taşırım içimde
Hep bir düşIemedir
Yitip gitme diğer yaşamlara

Sonsuz yollarda ufalanan benliğimle
Bir kurşun soluğu arar yüreğim
Kendini parçalayacak
Bir gürültünün pususunda
Nefesler alır depremler salarım
Sözler yetmez diye susarım
Yıldırım salarım dipsiz kuyuma
Yitip gitme adına diğer yaşamlara

Mesut Kahveci

24 Haziran 2009 Çarşamba

AL DA GİT

Döşümdeki acını
al da git.
Bakışımdaki fotoğrafını
sesini
ve adresini
al da git.
Körpeliğine övünç yap beni,
sevme.
Anımsa beni
yalnızlığında,
arama.
Körükler ateşi,
sonra ateşini de
alıp gitmen gerekir.

Mesut Kahveci

BAKTIGIN O AN

Girsem düşlerinin koynuna
Bir olgu-edim sunsam
Ve kendimi
Saramazsın
Bilirim erimsiz çaban,
Semizdir genç yaşam
Ve zaman uzundur bu dem de
Dersem, vazgeçme

Ölüdür aslında görmeyen gözler
Objenin özünü dolduran sen
Yetik misin azda yorulan ve
Var oluşta boğulan mısın?

Devinimsel beden' im
Ve uzanan itki yeni
İçimde yaşanmamışlık
Bakışımda kayıp objesin,

Sen temiz demde
Ölü düşlere kanat takamazsın
Geleceksen gelinciklere bezenerek
Düş yollarına gene
Ben baktığın o an' dayım

Mesut Kahveci

PAYIMA DÜŞEN

PAYIMA DÜŞEN Bir kalp atışı ile bana düşen Günün sonunda yalım acı Tanıdım, tanımışlığımı gördüm Bir aksi seda bakışın vardı Günün ...