26 Kasım 2010 Cuma
PAYIMA DÜŞEN
PAYIMA DÜŞEN
Bir kalp atışı ile bana düşen
Günün sonunda yalım acı
Tanıdım, tanımışlığımı gördüm
Bir aksi seda bakışın vardı
Günün sonunda payıma hasret düşen
Gelişinle yaşam saham oldun
Artık beklenen misafirsin
Her günün başında oturmayan
Masasında
Günün sonunda payıma umutsuzluk düşen
Akıl gözümle gördüğüm
Yaşanmışlığın sunusu
Ve gerçeğin acı buğusu
Hep bir hesaba düşer gönlüm
Günün sonunda payıma zarardır düşen
Mesut Kahveci
28 Mayıs 2010 Cuma
ZORLU SEVDA
Uzak bir beklentisin
Doğacak zamanın filizi belki
Gözlerinde gizemin izi ve
Gizemin aynası gözlerin
Derin sular içerir yüreğin
Ben kendi deminde
Yorgun bir volkan ve
Batık gemi düşüm
Nasıl da uyandı sevda
Çöl kısırı toprağımda
Her yol çıkar kendi çıkmazına
Yüküm arttı yüreğinin yamacında
Ve gelincik açtı özümde
Gözünde kocaman bir
çocuk gülüşü
Beni hançerledi,
sevgi bahçesi toprağı
Yoktu fidem umut adına yeşerecek
Uzak kaçışların kayıp hayatına
Bağlamışım düşlerimi
Yık yapılandırmadan önce
Bakışım sana bir demet çiçek
Zaman çarkının terkinde
savrulan
Ben, ufkumun yamaçlarında
Uzak yolculukların gezginiyim
Uzaksa uzak, eyle yakın
Çık yollarıma yine
Mesut Kahveci
23 Mayıs 2010 Pazar
YİTİP GİTMENİN HİÇLİĞİ
Bir hiç uğruna belki de hayat
Alır koynuna ve savurur insanı
Boyutların içinden gelen ve giden bir can
Yeryüzü durur yaşamın sınırlarında
Devinimsel gidiş uzar aslında
Aslında yok oluşa doğru gider hayat
Zamanın ötelenmiş boyutlarında
İnsanı aşar yaşam, evrimin önde sinde
Bir hiç tir insan, tanrısal yaratık
Maddenin fizyolojik boyutunda
Yaşamın yitmesi gibi
İnsan yiter bir gün
Evrenin zaman terkisinde
Yeni oluşumlara gebe,
zamanın uzun deviniminde
Tanrı bu, boş mu duracak
Öteler yaşamı boyutu başka
Bir hiçtir yaşam ve hiç uğruna
Anlamların döküldüğü uzaysal dilimlerde
Bir hiçtir yaşamın bize kattığı
Yitip gitmelerden öte
Mesut Kahveci
16 Mayıs 2010 Pazar
YOLCULUK
YOLCULUK
Galiba bir yarın var önümde
Her şeyi silecek
Bir gidiş var önce uzağa
Bir ayrılış öteye
Bir sıfırlama yüreğimde
beklenti halinde
Galiba bir gün var gelmekte
tehlikede
Sevgilerimi yeniden yoğurma zamanı
Umut filizlerini sulama zamanı
Bir yarın var önümde
"MİLA T" gibi
Bir öncesi ve sonrası olacak
Bir ayrılış ve başlayış an'ı
Bir gurbet yolu ve sıla hasreti gibi
Bir yarın bekliyorum
Gecemin karanlığına
Şimşek salacak gibi
Baharın ilk hareketiyle
Damarlarıma bir şeyler katacak gibi
Ruhumda bir olayı başlatacak gibi
Ömrümün son durağına ulaştıracak
Bir gün
Bir yolculuk bekliyorum
"M.S." andıracak gibi
Bir başlangıç bekliyorum
Sanki çok yakın gibi
Mesut Kahveci
13 Nisan 2010 Salı
HAZAN SAVURACAĞIM
İçimde saklı duranı
Deremedin neyleyim.
Şimdi ben,
Sonbahara hazan savuracağım,
Yaz güneşinde kavrulan.
Sabır kuşatmalı özlem yanım,
Kusacak kinini onursuzca.
Bahara lanet, yaza davet
Sonbahara minnet edeceğim,
Hazan savuracağım.
Rüzgarım alır senide koynuna
Uzaklara atar içini
Halin nice olur.
Yorulursun sen git,
Ben yıkımları temsilen
Hazan savuracağım.
Mesut Kahveci
Deremedin neyleyim.
Şimdi ben,
Sonbahara hazan savuracağım,
Yaz güneşinde kavrulan.
Sabır kuşatmalı özlem yanım,
Kusacak kinini onursuzca.
Bahara lanet, yaza davet
Sonbahara minnet edeceğim,
Hazan savuracağım.
Rüzgarım alır senide koynuna
Uzaklara atar içini
Halin nice olur.
Yorulursun sen git,
Ben yıkımları temsilen
Hazan savuracağım.
Mesut Kahveci
12 Nisan 2010 Pazartesi
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Enkazımda kalırsın
Bıçkınlığımı sundum
Törpüledin, onursuz şimdi
Sevda kurşunu vurmuş
Yara derin yok merhemi
Ömrümün bütün beklentilerinde
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Tutun şimdi yaban eline
Sevgi ek birde yeni gününe
Belki yeşerir
Hayatın son demine
Yenilme yinede
Git gelme boğulursun
Tsunami dalgalarımda
İçimde oluşan depremlerimde
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Yok say her şeyi
Birde yık geçmişi geleceğe
Sorma, sorgulama neden diye
Ömür gider belki böyle
Yeni güne sitem ekme
Büyütürsün içindeki hıncı
Git görme artık beni
Değişim rüzgarımda değişir
Kararından dönersin
Eskinin mezarı başında .
Yeni günün sevincini yetiştirmede
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Mesut Kahveci
Enkazımda kalırsın
Bıçkınlığımı sundum
Törpüledin, onursuz şimdi
Sevda kurşunu vurmuş
Yara derin yok merhemi
Ömrümün bütün beklentilerinde
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Tutun şimdi yaban eline
Sevgi ek birde yeni gününe
Belki yeşerir
Hayatın son demine
Yenilme yinede
Git gelme boğulursun
Tsunami dalgalarımda
İçimde oluşan depremlerimde
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Yok say her şeyi
Birde yık geçmişi geleceğe
Sorma, sorgulama neden diye
Ömür gider belki böyle
Yeni güne sitem ekme
Büyütürsün içindeki hıncı
Git görme artık beni
Değişim rüzgarımda değişir
Kararından dönersin
Eskinin mezarı başında .
Yeni günün sevincini yetiştirmede
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim
Mesut Kahveci
GEREKSİNME
Bir gereksinmede
Gölgemden ürktüğümde
Dilim pas tuttuğunda
Birini ararım
O yüreğimdeki acıyı besleyen
Zalimi ararım
Adresi kayıp
Bir cana dokunmak isteyince
Tenden akan sevgiye
Isıya ihtiyaç duyunca
Bir insana ulaşmak isterim
İçimde prangalar takılı
Yüreğim bir acı yaşar
Tutsaklık içinde durgun
Yaşamımı kuramam
Her hangi biri gibi
Tutkuların tutsağı olduğum için
Tutkularım yollara,
Yıllara
Gönlümün çölüne
Salmış beni
Bakıştan süzer
Yürekten okur
Kösteğimden kurtulamam
Dolanır dururum
Yürekler dolusu acı ile
Yorgun
Ve hep yalnız
27 Mart 2010 Cumartesi
Yanıldım Bütün Doğrularımda
Sana inanmışlığımda,
Hayatın böyle süreceğinde,
Sevginin bitmeyeceğinde,
Sensiz olamayacağımda.
Yanıldım,
Senli günlerimin
Beni mutlu edeceğinde,
Sensin yaşayamayacağımda.
Sen gidince,
Ne ben eski bendim
Ne de her şey eskisi gibi.
Bugün
Ne ölüyüm ne de diriyim.
Yanıldım,
Bütün doğrularımda.
Mesut Kahveci
Al Da Git
Döşümdeki acını
al da git.
Bakışımdaki fotoğrafını
sesini ve adresini
al da git.
Körpeliğine övünç yap beni
sevme.
Anımsa beni, yalnızlığında
arama körükler ateşi,
sonra ateşini de
alıp gitmen gerekir.
Mesut Kahveci
26 Mart 2010 Cuma
Yanılsamalı İnsan
Şu insanın içi ve dışı
Nereden katar kendine ızdırabı
Yapısal içsellikleri neden
Biriktirir yıkıcı etkileri
Ve alışır buna da
Kirletir geleceğin getireceğini
Okyanus olamayan dar
Evren olamayan sınırlı
Çelik olamayan hamur
Tekil öznede tutunamayan
Sosyal sürü
Gerçeğine tutunamayan
Yanılsamalı şu insan
Nerede ve nasıl avutsun kendini
Anlamsızlığa düşen anların tuzağında
Sosyal yargı kuşatması altında
Kime satsın düşlerini
Ve ömrünü neye vurmalı
Sınırlı kalan sınırsız düşlerle
Şu uslanmaz insan anlamalı mı?
Yeryüzü çaresiz yaratıklığını
Mesut Kahveci
20 Ocak 2010 Çarşamba
YOL
Bu bir gidişse
Kendimden öteye
Kendimi yıkmaya da gider bu yol
Yolcu yolu düşünmez çok kere
Yola çıkış önemlidir özde
Oysa yolu da çok düşündüm
Yolculuğumu da tabii ki
Ufkun yolunun rehberini
Yaşantımın acılarından
İznini sabrımın şerbetinden
Hırsımı kuşatılmış duygulardan
Alarak yola çıktım
Yol nereye gider diye düşünmeden
Yol nereye gider...
19 Ocak 2010 Salı
İNSANIN BİLGELİĞİ
Oturmuşum masama kitap okuyorum
Bütün zamanlar
Geçmişin gizemini
Geleceğin sırrını
Bugün masamda
Bilim tiyatrosunda izliyorum
İnsan olduğu için
Olmuş gibi her şey
Yada olanlar insana yönelik olmuş
Doğanın tepkisi bu
Kendine kızan insana öfke gibi
İnsan bu etkileşimde
Bulacaktır bir gün insanlığı
Bilgelik yoludur bu yol
Acıdan geçer
Kavrayıştan
Vurgulayıştan yani
Savaştan geçer
İnsanın insanla olan savaşının
Bittiği gün
Doğayla olan savaşının doruk noktasında
İnsan bilgeliği görecektir.
Mesut Kahveci
BİR BAKIŞ
Bir bakış buzlu dağlara doğru
Taze bahar kokusu donanan
Tabii bir bahar yeşilliği
Ve orada bir dağ evi
Kimsesiz aşıkların yüce evi
Yolcunun durağı
Çobanın yatalağı
Eski, çok eski ve narin bir ev
Ve kenarında akan bir dere
Yüce dağların kar sularıyla beslenen
Küçük ve güzelim bir dere
Akıyor sakince sonsuz uzaklığa
Ve dağların eteklerini süsleyen selviler
Yükselmişler, amansızca göklere doğru
Hayalimde yaşıyorum o güzelliği
Kalbim ise yalnız ve yalnız
Tabiat aşkıyla dolmuş vaziyette
Sevsem bir türlü sevmesem bir türlü
24-7-1981
Mesut Kahveci
Taze bahar kokusu donanan
Tabii bir bahar yeşilliği
Ve orada bir dağ evi
Kimsesiz aşıkların yüce evi
Yolcunun durağı
Çobanın yatalağı
Eski, çok eski ve narin bir ev
Ve kenarında akan bir dere
Yüce dağların kar sularıyla beslenen
Akıyor sakince sonsuz uzaklığa
Ve dağların eteklerini süsleyen selviler
Yükselmişler, amansızca göklere doğru
Hayalimde yaşıyorum o güzelliği
Kalbim ise yalnız ve yalnız
Tabiat aşkıyla dolmuş vaziyette
Sevsem bir türlü sevmesem bir türlü
24-7-1981
Mesut Kahveci
18 Ocak 2010 Pazartesi
ZORMUDUR/ Sevdaya yürekli soyunmalar
Sordun mu hiç kendine?
Neydi arantı yollarındaki pusu
Zaman mı yaşam mı neydi?
Girilen çabalardaki yorgunluk
sevgisizlik ve umutsuzluk
Payımıza düşen.
Yılların yüreğimizde pişirdiği
Neden inmedi aramıza
Yada dilimizde seda olmadı
Çoook mu zordu bu zamanda
Alevlenmesi yüreklerin
İçinde cehennemler taşırken
Üstelik kendimizi atarken,
Sokakların savuran rüzgarına
Zamanın uzun ama dar
buluşmalarında
Neden sevda yanmıyor aramızda
İçimiz bu kadar donarken
Gözlerimizde renklenen pırıltıya
Aklımız neden inanmaz
Zor mudur bu çağda
Sevdaya yüreklice soyunmalar
Tuzaklara düşünmeden
Tramplen dalışları yaparken
Yaşamın diğer boyutlarında
Yalım acıyla halay çekerken
Umut adına, sevda adına
Yarının çıkışı uğruna
Zor mudur bu çağda
Sevdaya yürekli soyunmalar
Mesut Kahveci
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
PAYIMA DÜŞEN
PAYIMA DÜŞEN Bir kalp atışı ile bana düşen Günün sonunda yalım acı Tanıdım, tanımışlığımı gördüm Bir aksi seda bakışın vardı Günün ...
-
Bir ömür nedir ki gülüm? Üç beş aşk sıkıştır gitsin. Nasıl olsa yakar biri Ve sen anlam katmış sayılırsın. Ömrünü ziyan etmey...
-
bir güne sığdı işte herşey tanrı bile yedi günde yapmış tüm yapacaklarını bir dile kolay bir gün de, ne...
-
Şimdi ben vazgeçişlerdeyim Enkazımda kalırsın Bıçkınlığımı sundum Törpüledin, onursuz şimdi Sevda kurşunu vurmuş Yara derin yok merhem...